Çeviride Akıcılık ve Aktarım

Edebi çevirilerde püf noktalar nelerdir? Çeviride akıcılığın önemi nedir? Çevirmen olarak metin etrafında nasıl konumlanmalıyız?

Okuyucu olarak edebi metinleri ele aldığımızda çeviri/ çevirmenlik genelde göz ardı ettiğimiz ya da metnin ve yazarın kendisinden geri planda ele aldığımız bir nokta olduğu halde aslında çoğu metne erişimimizi sağlayan şeyin çeviri bilim ve çevirmenler olduğunu unutuyoruz. Peki iyi bir çeviriye ulaşmamızı sağlayan püf noktalar neler?

Çeviride Akıcılık Nedir?

Metinlerin çevirisi yapılırken okuyucunun metnin orjinaline erişiminin bulunamayacağı göz önünde bulundurularak çeviri mümkün olduğunca akıcı kılınmalıdır. Çeviride akıcılığa okuyan kişiye ilk metni okuyormuş illüzyonunu sağlamak ve metinleri doğrudan aktarmak için ihtiyacımız vardır, kesik metinler ya da görünen bir çeviri okuma deneyimi açısından caydırıcı olabilir. Öte yandan metnin akıcılığı metnin üslubu ile karıştırılmamalıdır. Akıcı bir çeviri yapmak akıcı bir metin yazmak demek değildir, üslubu akıcılaştırmak yerine metnin bütünlüğünü ve üslubunu koruyarak metni aktarmaktır.

Çevirmen Olarak Metin ve Üslup Etrafında Konumlanmak

Çevirinin tamamen yeni bir metin olup olmayışı özellikle edebi çeviriler söz konusu olduğunda sıkça tartışılan bir konu. Çevirmenin işe ne derece özgünlük katması gerektiği, bunun gerekli ya da etik olup olmadığı çoğu insanın hala cevap bulamadığı sorular.

Çek dilinden İngilizce’ye yaptığı çevirilerden tanıdığımız Alex Zucker iyi bir çeviri yazmanın püf noktalarından bir tanesinin yazarken çevirdiği metnin varlığını unutmak olduğunu söylüyor. Bu şekilde metni okuyacak kitle ile daha yüksek bir özdeşleşim kurmanın mümkün olduğunu düşünen Zucker, akıcılığın ise her zaman gerekli bir unsur olmadığının altını çiziyor. Akıcılık noktasında üslubu temel alarak ilerlemenin iyi bir çeviriye önayak olacağını söyleyen Zucker üslubun kaybolduğu noktada ortaya çıkan iş iyi dahi olsa buna bir çeviriden ziyade “adaptasyon” denebileceğini dile getiriyor.

Çevirinin en zorlayıcı noktası metnin duygu ve üslubu üzerinde egemenlik kurmadan ya da onu manipüle etmeden, varlığını sürdürmesini sağlayarak başka bir dile aktarmaktır. Bunu yapabilmek için gözlem ve kendi duygularımızdan arınmak, özdeşleşimlerimizi bir kenara bırakmak ve metine dışardan bakarak içinde tuttuğu hisleri sadece aktarıcı olarak üstlenmemiz gerekmektedir.